"TIBBİ İHMAL BİR CEZA YÖNTEMİ OLARAK KULLANILDI"

İsrail hapishanelerinde 18 yıl boyunca işkence ve tıbbi ihmale maruz kalan Gazzeli İyad Rüşdi Abdulmecid Ebu Nasır, yaşadığı acıları ve esaret sürecinde karşılaştığı insanlık dışı muameleleri anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 04.02.2025 12:25
Haber Güncellenme Tarihi: 04.02.2025 12:25
objektifgundem.com

İsrail hapishanelerinde 18 yıl boyunca işkence ve tıbbi ihmale maruz kalan Gazzeli İyad Rüşdi Abdulmecid Ebu Nasır, yaşadığı acıları ve esaret sürecinde karşılaştığı insanlık dışı muameleleri anlattı. Yanlış tıbbi müdahaleler, kasıtlı ihmal ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını belirten Ebu Nasır, İsrail'in pratisyen hekimleri kullanarak tıbbi ihmali bir ceza yöntemi olarak sistematik şekilde uyguladığını söyledi.

İsrail hapishanelerinde kaldığı 2003-2021 yılları arasında onlarca kez işkenceye maruz bırakıldığını belirten Ebu Nasır, "18 yıl boyunca odamıza veya hücremize yüzlerce ani baskın yapıldı. Ellerimiz kelepçelenir, üzerimiz soyulur, üzerimize köpekler salınır, ses ve gaz bombaları atılırdı. Kızılhaç, beni 'Gazze Şeridi'ndeki en fazla acı çeken mahkumlardan biri' olarak tanımladı" dedi.

İkinci İntifada’da tutuklandı

Gazze'nin Deyr Balah kentinde doğup büyüyen ve hukuk eğitimi aldığı sırada İkinci İntifada'ya katıldığı için İsrail güçleri tarafından alıkonulan Ebu Nasır, 2003 yılında gece yarısı bir ev baskınında gözaltına alındığını anlattı.

"İsrail askerleri, 10 Haziran 2003’te sabaha karşı arkadaşımın evini kuşattı. Yoğun ateş açtılar, bizi tamamen soydular ve dövdüler. Mahkemede bana Filistin direnişine katılma, silah eğitimi alma ve İsrail askerlerine saldırı hazırlığında bulunma suçlamaları yöneltilerek 18 yıl hapis cezası verildi."

Hapishanede sistematik tıbbi ihmal ve başarısız ameliyatlar

İsrail hapishanelerinde tıbbi ihmalin bir işkence yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Ebu Nasır, sağlıklı mahkumların bile kötü beslenme ve kötü koşullar nedeniyle ciddi hastalıklarla mücadele ettiğini söyledi.

"Safra kesesi rahatsızlığım nedeniyle yıllarca ağrı çektim. İlk ameliyatım 2005'te yapıldı ama operasyon sırasında bile ellerim ve ayaklarım kelepçeliydi. Ameliyat sonrası hastanede dinlenmeme bile izin verilmedi, hemen demir bir araca bindirilerek hapishaneye götürüldüm. Uzun ve sarsıntılı yolculuk, ameliyatı başarısız hale getirdi."

Ebu Nasır, ikinci ameliyatı için iki yıl boyunca mücadele ettiğini ve ancak 2007'de yeniden ameliyat olabildiğini belirtti. Ancak operasyon sonrası karnında yabancı bir cisim hissettiğini ve dört yıl boyunca acı çektiğini dile getirdi.

*"Defalarca şikayet etmeme rağmen bana 'bir şeyin yok' dediler. Sonunda, psikolojik baskı yaparak idam mahkemesine çıkmak istediğimi söyledim. 2011'de tekrar ameliyat edildim ve karnımda plastik bir kütle unutulduğunu söylediler. Meğer İsrail’de *yeni mezun doktorlar, Filistinli mahkumlar üzerinde ameliyat pratiği yapıyormuş."

Ebu Nasır, yıllarca verdiği mücadele sonucunda hapishanede spor yaparak sağlığını korumaya çalıştığını, ancak ameliyatın etkilerini hâlâ hissettiğini söyledi.

Tazminat davası açmaya çalıştı ama engellendi

Yaşadığı tıbbi ihmale karşı psikolojik ve fiziksel tazminat davası açmak istediğini ancak İsrail makamlarının bunu reddettiğini belirten Ebu Nasır, insan hakları kuruluşlarına yazdığı mektupların da İsrail güçleri tarafından imha edildiğini ifade etti.

"İsrail hapishanelerinde yemekler, sağlık hizmetleri, genel muamele çok kötü. 18 yıl boyunca odamıza yüzlerce baskın düzenlendi. Ellerimiz kelepçelenir, üzerimiz soyulur, üzerimize köpekler salınırdı. Bu Filistinlilerin iradesini kırmaya yönelik bir yöntemdi. İsrailliler buna 'bilincin kırılması' diyor. Ama başaramadılar."

"Babamın öldüğünü Kızılhaç’tan öğrendim"

İsrail hapishanelerinde tutukluların zamandan koparılmak istendiğini belirten Ebu Nasır, saatlerine el konulduğunu ve mahkumların ailelerinden, eğitimden ve hayattan tamamen izole edilmek istendiğini söyledi.

"Hapishanede babamın hastalığını öğrenmiştim. Yetkililerden onu son kez görmek için telefon görüşmesi talep ettim, ama reddedildim. Günler sonra Kızılhaç geldi ve 'Babanız öldü ve defnedildi' dedi. O anın acısını anlatmak çok zor."

"Serbest bırakılan Filistinli esirlerden bazılarıyla hapishaneden tanışıyorum"

Ebu Nasır, İsrail ile Hamas arasında varılan esir takası anlaşmasıyla özgürlüğüne kavuşan Filistinlilerin bazılarının eski hapishane arkadaşları olduğunu söyledi.

"Serbest bırakılan esirlerin arasında yıllarca birlikte olduğum insanlar var. Ancak onları tanıdığım zaman daha sağlıklıydılar. Şimdi kemikleri çıkmış, yüzleri çökmüş halde görüyorum. Bu sahneyi izlerken çocuk gibi ağladım, çünkü önceki hallerini biliyorum."

"Türkiye benim ikinci vatanım"

Türkiye'yi "ikinci vatanı" olarak gördüğünü belirten Ebu Nasır, Türk halkının Filistin davasına verdiği destekten büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi.

"Filistin özgürleşene kadar dünyanın her yerinde bu davayı anlatmayı sürdüreceğim. Bugün Gazze halkının özgürlük için büyük bedeller ödediğini görüyoruz. Bir gün mutlaka Filistin özgür olacak." dedi.