“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ” DEDİKLERİ BU OLMASA GEREK

Halk TV, yıllardır kendisini demokrasi ve çok seslilikle tanımladı. Ancak Rasim Ozan Kütahyalı’nın yayına çıkarılması, kanal içinde büyük bir kırılmaya sebep oldu. Bu duruma tepki gösteren gazeteciler istifa etti. Tepki göstermek elbette haklarıydı, ancak burada ironik olan nokta, eleştirdikleri "tek sesliliği" kendilerinin de yeniden inşa etmeleriydi. Düşünceler özgürse, bir ismin konuşması neden kriz yaratır? Özgürlük yalnızca hoşumuza giden sesler duyulduğunda mı geçerlidir?
Dahası, istifa eden gazeteciler, kanalı protesto ederken kendi içlerinde de bir duvar ördüler.

Halk TV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, yaşananları anlatmak için onların programına katılmak istedi, ancak ona bile söz hakkı verilmedi. Oysa her hikâyenin iki yüzü vardır. Bir tarafı dinleyip, diğerine sırt dönmek, en basit tabirle adaletsizliktir. “Herkese söz hakkı tanıyoruz” diyerek yola çıkıp, hoşlarına gitmeyen görüşleri susturanlar, aslında eleştirdikleri düzenin bir kopyası olmuyor mu?
Peki, diğer cephede durum farklı mı? Elbette hayır. Yandaş medya olarak bilinen kanallarda da yalnızca belirli bir düşünceye alan açılıyor, farklı sesler susturuluyor.

Gerçekler, tek bir kalıba sığdırılmaya çalışılıyor. Platon'un dediği gibi, "Düşünceler zincirlenemez." Ancak bugün medya, özgür fikirleri hapsetmeye çalışıyor. Oysa basın, ne bir tarafın borazanı ne de diğerinin siperi olmalıdır. Bir yanda sansüre uğrayan haberler, diğer yanda sadece kendi doğrusunu dayatanlar… Ve işte böylece medya ikiye bölünüyor, gerçeğin kendisi ise bu iki kutbun arasında kaybolup gidiyor.
İşte tam da bu yüzden kendi mecramızı kurduk. Objektifgundem.com olarak hiçbir kutbun içinde yer almadan, sadece hakikatin peşinde koşacağız. Çünkü gerçek haber, yalnızca hoşumuza gideni değil, hoşlanmasak da bilinmesi gerekeni sunmaktır. Ve biz, bunu yapmaya kararlıyız.